Selamlar, sevgiler ve daha neler neler…
Blog yazma işi hâlâ çok popüler ama biz tembeliz bence. Biraz büyüyünce neden buraları terk edip gittik hiç bilmiyorum. Hayat neden bizi bu kadar içine çekti de birkaç satır yazacak kadar vakit ayıramaz olduk, ha? Şahsım adına konuşuyorum, geçtiğimiz yıllar boyunca hiç yazmadığım kadar yazı yazdım ama hiçbirini buraya yazmadım. Bilgisayarımda binlerce yazılık geniş bir arşiv var desem inanır mısınız? İnanın lütfen, var :)
2024 yılının son ayı benim için biraz garipti. Dönüm noktası deyip gözümde büyütmek istemiyorum çünkü bu konuda kafam fena halde karışık fakat yazı konusunda epey dinginliğe kavuştuğum bir döneme adım attım diyebilirim. Hani bir kitap okudum ya da bir film izledim hatta artırıyorum bir adam/kadın tanıdım hayatım değişti deriz ya hayatımızın bir döneminde, hah işte buna benzer bir şey oldu ama asla bu kadar büyütülecek bir şey değil, lütfen siz de ben de kafamızda büyütmeyelim bu meseleyi. Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi minvalinde düşünelim. Kötü bir örnek oldu sanki be. Neyse. Yazdım, silemem.
Şu sıralar minimal düzeyde içerik yazıyor, bundan fena halde keyif duyuyorum. Zihnimin sakinleşmesi için buna ihtiyaç varmış. Esasında bir on beş gün kadar tek satır yazmadığım minik bir ara verdim fakat kelimeler beni çağırınca KPOP idolleri kadar olmasa da ben de comeback yaptım. Özlemiştim, yalan yok. İşbu sebeple buralara daha sık uğramayı düşünüyorum. Çünkü neden olmasın? Vallahi bizi yazmak kurtaracak!
Modern çağın ya da sosyal medyanın mı desek bilmem yeni kelimesi “ghosting” bu aralar çok sık karşıma çıkıyor. Nedir bu ghosthing ya da ghost’lamak? Çok sevimsiz ve saygısızca bir şey, çoğunuz biliyorsunuz. İletişimin aniden kesilmesi efenim. Evet, hayatınızın bir döneminde böyle bir şey yaşadıysanız eğer tebrikler, ghost’lanmışsınız! Pek tabii ki ben de ghost’landım! Çünkü adam ghost hocam! :)
Ne kadar sinir bozucu bir şey bu, değil mi? Arkadaşınızın sizinle aniden iletişimi kesmesi ve sizin iletişim çabanıza kayıtsız kalması çok saygısızca bir şey. Lütfen siz siz olun ve görüşmek istemediğiniz arkadaşınıza ‘görüşmek istemiyorum’ deyin. Bu kadar basit. Onlar da tamam desin, olsun bitsin. Mis! Neticede o ana kadar arkadaştınız siz, hiç mi hatırı yoktu o zamanların?
Bu ghost konusu neden yazımda birden peyda oldu bilmiyorum. Biliyorum da bilmiyorum:)
O halde bu yazının şarkısı yine yeniden “bu” olsun. Çünkü lost on you arkadaşlar, şaka değil!