2 Ekim 2017 Pazartesi

Bir kitap kulübüm bile yok; anlıyor musun?

Bugün iki sezondur üyesi olduğum kitap kulübünden ayrıldım. Yaz tatilinde okumak için belirlediğimiz dokuz kitaptan sadece üçünü okumuş olmak, okuma şevkimi biraz kaybetmiş olmak ve içerik yazarlığından okumaya fırsat bulamamak beni gruptan ayrılmaya itti. Hem bir rahatladım, oylama ile seçilmiş kitapları değil keyfime göre seçeceğim kitapları okuyacağım moduna girdim hem de her ay toplanıp tek kitabı onlarca farklı bakış açısıyla değerlendiremeyecek olmaktan ötürü üzüldüm. Sohbet - muhabbet de cabası tabii. Alışmak lazım. 

Bu arada bir çılgınlık yapıp hikaye-öykü tarzı şeyler yazmaya, denemeye karar verdim. Yeteneğin y'si yok ama olsun, denemek hiç yoktan beceriksizliğimle eğlenmek istiyorum. Kitap kulübümüzde ciddi bir emek ve heyecanla yaz başından bu yana düzenli olarak kitap yazan bir arkadaş var. Heveslendirdi beni doğrusu. Denemekten zarar çıkmaz diye düşünüyorum :') Burada paylaşır hunharca eğleniriz artık. Bekle beni blog! 

Öyle işte sevgili blog. 

o halde; mydestiny çu! 

21 Ağustos 2017 Pazartesi

Karamsar blogger in da house!

Selam blog insanları,

Bazen kendimi şu meşhur süte düşen iki fare hikâyesindeki çırpınan fare gibi hissediyorum. Lakin bir sorun var ben çırpındığım halde sütün yüzeyi bir türlü tabaka halini almıyor, tereyağına falan dönüşüp kurtulmamı sağlamıyor. Çabalarım nafile kalıyor. Kamu spotu gibi oldu biraz böyle yazınca. Bkz: Bazen kendinizi çok yalnız ve çaresiz mi hissediyorsunuz? Çare Alo 183’de! :) 183 benim şu sütü kaymağa çevirememe halime de yardım eder mi acaba?

Aylar sonra bu kadar kısa ve karamsar bir yazıyla bloğuma dönüyor olmanın verdiği can sıkıcı ruh halimi alıyor ve yazmam gereken yazılara dönüyorum efenim. 

Bahab’ınız bol, ruhunuz şen olsun! 

15 Temmuz 2017 Cumartesi

Yaz Şarkısı ♪ ♫


Sizinle yaz aylarında en sevdiğim şarkıyı paylaşmaya geldim kjhskjdhf 



Bir aşk bodrumda yaşanıyor güzelim iki akın - adrenalin djkshf

10 Temmuz 2017 Pazartesi

Sevgili Blog, ben geldim sanırım

Sevgili Blog,

Seni ihmal ettiğimi ara sıra aldığım 'Neden blog yazmıyorsunuz? Bloğu bıraktınız mı?' mailleri ile fark etmiş olsam da ruhumdaki Oblomov bir türlü eyleme geçmeme izin vermiyor. Ah şu lanet sıcaklar ve beni kollarıyla saran tembellik... Kurtulamıyorum! Taslaklardaki kitap yorumlarının haddi hesabı yok, yarım yamalak yayınlanmak için beni bekliyorlar. İlginç bir şekilde sürekli yazı yazıyor olmama karşın bloğuma tek satır yazamıyor, taslaklarımı hizaya sokup yayına gönderemiyorum. 

Az biraz havadis ver dersen okuyucu; kurslara gidiyorum bu yaz. Hali hazırda bir sertifika programına gidiyorum şu sıralar. Ek olarak yüzme kursuna yazıldım. Yıllardır denizin dibinde yaşayan biri olarak yeter (hatta yether!) dedim ve yüzme kursuna kayıt yaptım. Temmuz ortasında başlayacak, bakalım ne olacak? Miyop biri olarak gözlükle yüzme öğrenebilecek miyim? Gözlüğümü çıkardığımda bulanık bir görüş açısıyla keyifle öğrenebilir miyim? Lens almalı mıyım? Ne halt etmeliyim? gibi sorular kafamda yok değil. Temmuzun sonuna doğru denizde keyif yapacak kadar yüzmeyi öğrenmiş olmayı umuyorum. Siz benim gibi yapmayın yüzmeyi öğrenmek için gecikmeyin çocuğum. (Kamu spotu) 

İş durumları hala sallantıda. Kpss'ye bulaşmamak için verdiğim çabalarım gittikçe zayıflıyor. Şu an halihazırda yaptığım bir iş var ama kendi içinde çokça amaları olduğundan iş durumum işsiz - çalışıyor arasında bir yerde dengesiz bir şekilde ilerliyor. 

Şu sıralar en sevmediğim şey kitap okuyamıyor oluşum. O kadar o kadar o kadar ama gerçekten o kadar sıcak ve nemli ki kitap okuyası gelmiyor insanın. Kitap kulübümüz tatile girdi ve yaklaşık 6 kitap seçtik Eylül ayına kadar lakin henüz bir tanesini bile okumadım. Kocaman bir aferin bana. Bugün radikal bir kararla kitap okumaya karar kıldım. Oğuz Atay ile tanışma günü bugün! Ürkmüyor değilim. 

O halde; mydestiny çu! 
Sağlıcakla.