7 Aralık 2014 Pazar

Otobüs teyzeleri.

Otobüs teyzelerini bilirsiniz di'mi? Hani otobüse binerken "Bisss..."  diye ses çıkarırlar falan :)) Hah işte o teyzeler! Bugün bir tanesini izledim. Olay Bahçelievler otobüsünde genç bir kız ile otobüs teyzesi arasında geçti. Otobüs teyzesi, koltuğa yerleşirken yanında oturan 4-5 yaşlarındaki veletleri sevdi ve genç kızla arasında anlamadığım bir şekilde münakaşa yaşandı. Birden baktım otobüs teyzesi, "Benim üniversiteye giden çocuğum var!" diye sesini yükseltti. Kız anında sustu, aralarındaki sorunun cereyan ediş noktasını kimse anlamadı resmen. Tabii kızın susması yetmedi otobüs teyzesi söylenmeye devam etti. Kıza geri zekalı falan dedi ama kız karşılık vermedi, buna rağmen otobüs boyunca susmadı teyze.

Genç kız bir süre sonra butona bastı inmek için, otobüs durmayınca şoföre, "Burada inebilir miyim?!" dedi ama bir azar da şoförden yedi: "Burada inilir mi hiç? Nasıl ineceksin burada? Görmüyor musun yolu?" 

3 Aralık 2014 Çarşamba

Kar yağıyor bu gece ♪♫

..öyle beyaz ki şehir ♪♫


Bloga kış geldi :)) Blogun en sevdiğim zamanı kar efektinin aktif olduğu zaman. Ben henüz kar görmedim lakin blogum her yıl düzenli olarak kar yağışı alıyor :) Son zamanlarda çok sık dinlediğim bir şarkı olan Leyla sanki sadece kışın kar zamanı dinlenmeliymiş gibi hissediyorum. Ezginin Günlüğü ne güzel söylüyor, öyle değil mi? Bloga hazır kar yağıyorken bu güzel şarkıyı buraya bırakıp kaçmak istiyorum.



Son on gündür gribim. Evde büyük burunla ilgili yapılacak tüm espriler yapıldı ama ben hala gribim. Bir grip bu kadar uzun sürmemeliydi. İlk defa videolu post yazıyorum ki normalde videolu postları hiç sevmem okumam, kar efekti hatırına neler yapıyorum görün işte. 

24 Kasım 2014 Pazartesi

Mim

Rosa'nın son yazısını görünce mim yazasım geldi aniden. Mimin ucu açık bırakılınca da üstüme alındım hemen ve oturdum cevapladım. Kısa kısa zaten, çerezlik.

1.Canan Tan mı Debbie Macomber mı?

Canan Tan’ın birkaç kitabını okudum (Piraye, Yüreğim Seni Çok sevdi, Eroinle Dans, En Son Yürekler Ölür) ve maalesef kendini tekrar eden bir yazar olduğunu söylemeliyim. Debbie teyzenin ise sadece Küçük Mucizeler Dükkanı kitabını okudum. Çok umut dolu yumuş bir kitaptı. Seri olduğu halde devamını bilinçli olarak okumak istemedim üst üste bu kadar umut bünyeme fazla gelecekti kuşkusuz. Yine de illa birini seç derseniz Debbie teyzenin yumak dünyasını tercih ederim :’)

1 Kasım 2014 Cumartesi

John Green kitapları..


Alaska’nın Peşinde

Ünlü kişilerin son sözlerini araştıran, ezberleyen Miles, Fronçois Rebelais’nin ölmeden önce söylediği “Büyük belki’yi aramaya gidiyorum hu huuu!” sözünden etkilenip kendi “Büyük Belki”sini bulma amacıyla yatılı lise olan Culver Creek’e kayıt yapar.

20 Ekim 2014 Pazartesi

#BirFilmBirPhotoshop




Sevmek zamanı
Halil: Resminle benim aramdaki bir durum, seni ilgilendirmez. Ben senin resmine âşığım.

Meral: İyi ama âşık olduğun resim benim resmim. İşte ben de buradayım, söyleyeceklerini dinlemeye geldim.

18 Ekim 2014 Cumartesi

Grangé: "Kötülüğün Kaynağı" Üçlemesi


şeytan yemini siyah kan


Selamlar! Çok uzun bir aradan sonra kitap yazısıyla karşınızdayım. (Orada hala birileri varsa tabii) Aslında okuduğum bütün kitaplarla ilgili az çok bir şeyler yazarım niyetindeydim lakin elim gitmedi bir türlü. [Sanki çok kitap okumuşum izlenimi veriyorum burada :P (okumadım tebikisi yalan:/ )]
Bugün Fransız yazar J. C. Grangé’nin iki kitabından bahsedeceğim. Biri Siyah Kan, diğeri ise Şeytan Yemini. İlk okuduğum Grangé kitabı Leyleklerin Uçuşu’ydu ki çok beğenmiş, şaşırmıştım. Siyan Kan ile bunu pekiştiririm daha çok şaşırır, ters köşe olurum diyordum lakin beklentimi yüksek tutmuş olmalıyım ki kitap beni pek etkilemedi. Bir de Siyah Kan’da şöyle bir olay var; okuyucu birçok şeyi tahmin ediyor, zaten katil baştan belli.

17 Eylül 2014 Çarşamba

No Poo yöntemiyle saç yıkama ~


Selamlar herkese. Merak etmeyin blogu terkeylemedim. Yeni yazımın konusunu çılgınlar gibi merak edenler var, biliyorum! O halde karşınızda yeni yazı konum: No Poo!

No poo yöntemi


Bilen bilir no poo yöntemini bilmeyenler ise bugün Radikal okumuşsa öğrenmiştir, en kötüsü gözüne çarpmıştır başlık: “Üç yıldır saçlarını yıkamıyor!” Başlığa tıklarken içinden no poo çıkacağını biliyordum ama eminim “Nasıl yani?! İğrenç!” nidalarıyla başlığa tıklayanlar vardır muhtemelen. İtiraf edin.

23 Temmuz 2014 Çarşamba

İlk anime: Tonari no Kaibutsu-kun

Yılların anime izleyicileri gelip çemkirse haklıdır çünkü ilk kez bir anime izledim ve daha ilkinde çektiğim sıkıntıları utanmadan yazmaya karar kıldım :D İzleyenler benim daha ilk maceramda yaşadığım baskıyı eminim yıllardır çekiyorlardır.

13 Şubat 2014 Perşembe

Yazı yazdım!

Huu! N’örüyonuz?



Zavallı blogum aç sefil yazısız kaldı, kurudu gitti. Çok yazasım var ama bir türlü şöyle oturup yazamıyorum. Halbusi pc’de çok zaman geçiriyorum ama nasıl oluyorsa ne zaman blogu açsam başka şeylere kayıyorum, burayı unutuyorum. Bütün suç şu liste sitelerinde, biliyorum! Biri twitterda bir link paylaşmayagörsün, hiç liste görmemiş gibi sitedeki tüm listelerin kökünü kurutuyorum!

Daldan dala atlamalı bir yazı olsun bu, gelişigüzel yazacağım çünküm. Ne diyor bu kız demeyin hiç, temem mi?