1 Ocak 2012 Pazar

İki küçük anı...

arkadaş

İlkokul 3 sınıftı sanırım… Sınıfımızda Esin diye bir kız vardı. (Gerçek adı Esin değil, takma ad kullandım, ne olur ne olmaz.) Sınıfın deli’si Esin, herkes öyle biliyor onu. Neden deli? Hmm… Kimsenin ilgi göstermediği şeylere ilgi gösteriyor olması, düşünürken sesli düşünmesi ve bunun onu kendi kendine konuşuyormuş gibi göstermesini umursamayan tavrı ve birazcık da kıyafetlerinin özensiz olması onu diğerleri tarafından “deli” yerine koymak için yeterli sebepti. Oysa Esin akıllıydı. Özensiz kıyafetlerinin tek sebebi ise çoğumuz gibi yoksul bir öğrenci oluşuydu. Saçları kısaydı, küt saç modelinden birazcık daha kısa, belki biraz kırpılmış gibi görünüyordu…  Ama temizdi, hani odamız veya dolabımız her zaman karışık olur da annemiz bize “Topla şu odanı!” dediğinde, “O dağınıklık benim düzenim!” deriz ya öyleydi işte Esin; özensiz ama temiz!



Kimsenin pek arkadaşlık yapmayı tercih etmediği Esin geldi aklıma bugün. Onunla ilgili hepi topu iki tane anım var zaten. Biri iyi biri kötü olan iki tanecik anı…

Okulun sıradan günlerinden birinde, dersteyiz. Sınıf öğretmenimiz bir erkek hocaydı, ders sırasında veya ders sonunda kapı açıldı ve içeriye ana sınıf öğretmeni kadın hoca girdi. Gelme amacı az sonra yapacağı şey miydi bilinmez ama bir süre sonra eline bir tahta kalem aldı ve birkaç sıra arkamda oturan Esin’in yanına gitti. Gözlerin Esin'e ve öğretmene çevrilmesinin sebebi kararlı yürüyüşü müdür yoksa kötü bir şey olacağını hissetmemizden midir bilmiyorum, gözler o ikisindeydi.

Minicik çocuklara eğitim vermekle yükümlü bu kadın öğretmen elindeki kalemle, Esin’den dört beş adım uzak bir mesafede durup elini Esin’in saçlarına uzattı! Evet, maalesef elindeki kalemle, o suratsız yüzünü buruşturarak Esin’in saçlarında bit kontrolü yapıyordu. Sınıf öğretmenimiz dahil herkes bu manzarayı tek ses etmeden izledi. Zavallı Esin neye uğradığını şaşırmış ama sessiz bir şekilde bu kadınının saçlarını küçümseyen bir yüz ifadesiyle karıştırmasını izledi.

Aklıma geldikçe başta sınıf öğretmenimiz olmak üzere kendim dahil herkese kızıyorum bu yaşanan sahneden dolayı. Nasıl oldu da biz böyle aşağılık bir sahneye izin verdik, sınıf öğretmenimiz nasıl olur da Esin’in rencide olmasına göz yumabildi. Hepimiz çocuk yaştaydık bizim ses çıkarmamız, aklımızın yetmemesi kabul edilebilir bir bahane belki ama öğretmenimizin sessiz kalmış olması çok zoruma gidiyor.

Bit kontrolü, tırnak-bakım kontrolü yapılır ama bu kadar zavallıca yapılmaz kesinlikle. Biri çıkıp o kadını durdurmalıydı. Zaten herkes tarafından deli damgası yiyen bir kızın bir de böyle bir şey yaşaması, gururunun kırılması ne derece doğruydu... Madem kontrol yapacaksın edebiyle yap değil mi ama, o suratındaki buruşukluk, tiksinme ifadesi ne bir kere?! Yüzünü bile hatırlamadığım bu öğretmeni nefretle anıyorum her zaman. Umarım çok sonradan bu davranışının ne kadar kötü olduğunu fark edip pişman olmuştur.

Diğer bir anım ise bir ya da birkaç yıl sonraya dayanıyor. İyi olan hani.

4. sınıfta mı yoksa 6. Sınıfa mı geçtiğimizde ingilizce görmeye başladık hatırlamıyorum.. Bu yüzden bu iyi olan anım ingilizce görmeye başladığımız ilk yıl olmuştu.

İngilizce dersinde alfabe öğrenilmişti ben ya öğrenememiştim ya da o dersi kaçırmıştım, geçmiş zaman olduğu için net hatırlayamıyorum. Yine kimsenin ilgi göstermediği Esin ile aynı sınıftayız. Aslında Esin’le öyle yakın arkadaşlığımız yok, onunla olan anılarımın azlığı bu yüzden olsa gerek. Neden yakın arkadaş değildik bilmiyorum. Esin’le aynı zaman da sıra arkadaşıydık o yıl. Boy sırasına göre oturuyorduk o yıl ve ikimizin de boyu kısaydı. Sınıf öğretmenimiz boyu kısa olanlar için hep birden uzayacaksınız siz derdi, ben uzamadım umarım Esin uzamıştır :D

Neyse efendim işte ben alfabeyi öğrenemedim bir şekilde ve bana alfabeyi tenefüste Esin öğretmişti. Öğretmenimiz öğrenenleri tek tek tahtaya kaldırıp alfabeyi ezberden okumalarını istiyor ve yıldız veriyordu defterlerine. Ben tahtaya kalkanlar arasında değildim malum.. Bunu gören Esin zil çaldığında bana ingilizce alfabeyi on dakika içinde öğretti. Üstlik kendi kafasından uydurduğu bir melodiyle birlikte. Zil tekrar çalıp derse devam edeceğimiz zaman tahtaya kalkıp ingilizce alfabeyi ezberden okumuş ve yıldızı kapmıştım. Çok küçücük belki de saçma veya önemsiz bir anı ama anı sonuçta ve değerli. Sadece iki anıyla akılda kalan bir ilkokul arkadaşı Esin benim için.

Sonraki yıllarda o okul değiştirmişti galiba ya da sınıflr değişmiştir… Çünkü başka hatırladığım bir anım yok Esin’e dair. Ve en kötüsü de yüzünü dahi hatırlamıyorum bu kızın, sadece bu iki anı…

Umarım Esin şu an mutlu bir hayat sürüyordur ve umarım eğitimine devam etmiştir. Kendisine deli diyenlere inat başarılı ve mutlu bir insan olmuş olmasını çok istiyorum.


Şarkı, Feridun Düzağaç.  

19 yorum:

  1. bide anasınıfı öğretmeni olacak. ne biçim bi eğitim almış ki çocuk psikolojisi hakkında en ufak şey öğrenmemiş yuh ya. o arkadaşın kim bilir nasıl üzülmüştür. sınıf öğretmeninizin de öyle boş durması çok yanlış artık öğretmenler kendi aralarında ne konuştularsa yada duydularsa. çok kötü olmuş ya :/

    2.hatırladığın anı çok güzel ama tam sana yardım ettiği bi zaman falan. küçük bir şey ama güzel :D

    YanıtlaSil
  2. Ben bu tarz yazıları çok seviyorum dostum, seninki de oldukça güzel olmuş :) Anıların anlatılması, buraya dökülmesi ve başkalarına ulaşması nedense hoşuma gidiyor. Başka hayatlarını acılarına, güzelliklerine konuk olmak gerçekten güzel bir şey. Esin'i ben şimdiden sevdim mesela, umarım şu anda iyi bir yerdedir ve mutludur :)

    Ellerine, klavyene sağlık :)

    YanıtlaSil
  3. Feysbuku vardır kesin.Ben olsam kesinlikle merakımdan arar bulurdum onu.dağınık ama temiz diyince aklıma henüz başladığım Color of Woman'daki Byun So Ra geldi.

    YanıtlaSil
  4. Soyadını hatırlamıyorum ki, yoksa ilk bakacağım yer orası olurdu. O diziye ben de başlayacağım yakında, bölümler bitsin diye bekliyorum ^^

    YanıtlaSil
  5. Bu tarz samimi yazıları ben de seviyorum, ama yazarken epey kararsız kaldım yayınlasam mı yayınlamasam mı diye.. Esin umarım dediğin gibi mutlu ve güzel bir hayat yaşıyordur.

    Teşekkür ederim çingu:)

    YanıtlaSil
  6. Evet benim de her aklıma geldiğinde aynen senin gibi söyleniyorum: Bir de ana sınıfı öğretmeni olacak! Eminim çok üzülmüştür, gururu incinmiştir :// Malesef hiçbirimiz dur demeyi akıl edemedik. Sınıf öğretmenimizi hala çok severim ama bu anı aklıma geldiğinde soğuyorum adamdan. İkinci anım iyi ki varmış, küçük ama olsun yine de ikisini peşpeşe hatırladığımda tebessüm etmeme sebep oluyor.

    YanıtlaSil
  7. İlk ilkokulumda da( 2 okul degiştirdim.) Esin diye bir kız vardı. Nasıl bir tesadüfse bahsettiğin özelliklerin hepsini taşıyor! Gerçi kızla konuşuyor muydum konuşmuyor muydum hatırlamıyorum zaten 2.sınıftan sonrası yok ona dair. Ama garip bir biçimde yüzünü hatırlıyorum. Neyse anılara yorum yapmıcam çünkü ögretmenlerin ikisine de sövesim var. Nasıl ögretmen bunlar ya. Biri tiksinerek bit araştırıyor öteki de öylece durup bakıyor. Öğretmenliği de geçtim , insanlık ayıbı bu ya. O esinin var ya yapacağı şey vardı kalemi alıp araştırma yapan hocayı şişlemek!! .. Umarım dediğin gibi Esin hayatını kurtarmıştır. Arkadaşını tanımıyorum ama inan ki bunun olmasını istedim bir an. İnşallah olmuştur da.

    YanıtlaSil
  8. Her okulda Esin gibi bir öğrenci oluyor sanırım.. İlginç bir tesadüf. Cidden öğretmenler çok acımasızmış o dönem. Minik çocukları eğitmekle yükümlü bir öğretmenin böyle bir şey yapması affedilir gibi değil :/ İnşallah Esin iyidir, sağol:)

    YanıtlaSil
  9. Bizim ilkokulda bir müdür vardı ama okul mu yönetiyor yoksa hapishane mi belli değildi. Aşırı katı kuralları vardı ve sanırım beni hiç sevmezdi. Ona bir zararım da dokunmamıştı daha küçük bi çocuğum ne yapabilirdim ki ona. 5 yaşında geçirdiğim kazadan sonra tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kaldım ve okulu bırakmayı hiç istemiyordum bu nedenle annem beni her gün okula götürüp getirirdi. Müdürün benimle alıp veremediği neydi bilmiyorum ama sınıfımı 4. kata çıkartmıştı. Öğretmenlerim, arkadaşlarım, okuldaki diğer herkes ve ailem sınıfımı en azından 2. kata indirmek için çok uğraştılar ama müdür o koca cüssesiyle vicdanını da yemişti herhalde. En sonunda annem karakola başvurmak zorunda kalmıştı ve hemen ardından sınıfım 2. kata indirilmişti. Fakat bu durum müdürün benden daha çok nefret etmesine neden oldu sanırım. Sandalyeme iğrenerek bakışlarını hala hatırlıyorum. O okuldan ayrılıncaya kadar toplum içinde artık bana yer olmadığını düşünmeme sebep oluyordu. Neyse ki zaman insanı olgunlaştırıyor. Şimdi geriye dönüp baktığımda umutsuzluk yüzünden korkan küçük kıza üzülmek yerine o müdüre acıyorum.

    Hatıralara değer veririm. Çünkü bence insan gücünü ruhundan alır ve ne kadar değerli anılara sahipsek ruhumuz o kadar güçlü ve dayanıklı olur diye düşünüyorum (yada bunu gibi bir şey işte :) Anını paylaştığın için teşekkür ederim. Eminim Esin çok güçlü birisidir ;)

    YanıtlaSil
  10. Ne güzel bir yorum.

    Bizim okul müdürü de korkunç biriydi. En ufak sorunda bile şiddet kullanmaktan çekinmeyen birisiydi. Aynı C.başkanına benziyor, haberlerde C.başkanını gördüğümde aklıma gelir hala O.O

    Sizin okul müdür çok feciymiş ya nasıl vicdandır bu aklım almıyor. Böyle insanlar her yerde var. Her şey değişiyor da şu sabit fikirli zihniyetler kalıyor öylece. İyi ki müdüre karşı sessiz kalmamış ve hakkınızı aramışsınız, keşke herkes en azından hakkını arayacak güçte olsa :\ Geçmiş olsun bu arada:) Sen de çok güçlü bir karaktere sahipmişsin, ne güzel^^

    Esin de geçirdiği zor zamanlardan sonra güçlü bir insana dönüşmüştür di'mi? Umarım öyledir^^

    YanıtlaSil
  11. :) Haklısın önemli olan dik durabilmek ve hakkını aramak. Karşındaki kim olursa olsun senin haklarına saygısızlık ve müdahale etme yetkisi olamaz. Teşekkür ederim canım :) Birine verdiğim bir söz sayesinde en başından beri güçlü durmayı kendime görev edindim. Bunun aksini düşünemedim bile. Sanırım o sözü vermiş olmasaydım sürekli ağlayan, sulu göz, depresif biri olurdum ^^

    Elbette güçlü birine dönüşmüştür. Onun hakkında bu kadar net düşünmemin sebebi sıkı bir arkadaşlığınız olmamasına rağmen sana ingilizce konusunda tereddütsüz yardım etmiş olması. Kötü anılar insanı yaralayabilir fakat el bebek gül bebek yetişen insanlara göre daha dik durabilmemizi sağlar :)

    YanıtlaSil
  12. Öldürmeyen acı güçlendirir diye boşa dememişler yani =) Haklısın, el bebek gülbebek yetişmek yerine her acıdan karakterimize tecrübe, olgunluk katarak büümek daha iyi.

    YanıtlaSil
  13. benim okuduğum okulda da buna bir benzer durum olmuştu ama kızın adını hatırlmıyorum anasınıfını öğretmeni ne biçim bir öğretmenmiş yaptığı hareket hiçbir öğretmene yakışmyıcak bir durum sergilemiş keşke esinin soyadını bilseydinde facede bulup konuşsaydınız inşallah dediğin gibi iyi yerlerdedir ve mutludur.

    YanıtlaSil
  14. Esin'in iyi olduğunu ummaktan başka bir şey gelmiyor elimden malesef :/

    YanıtlaSil
  15. ben hatırlıyorum bahsettiğin arkadaşını

    YanıtlaSil
  16. Senin hatırlıyor olman bir şeyi değiştirmez :P

    YanıtlaSil
  17. ama ben şuan nerde olduğunu da biliyorum:)

    YanıtlaSil
  18. Blogumu rahat bıraksan diyorum..

    YanıtlaSil

Hu hu!
Pek sevgili blog ziyaretçilerim. Lütfen sadece blog linkinizi bırakıp kaçmayınız. Kullanıcı adınıza tıkladığım zaman zaten blogunuza ulaşabiliyorum ben :) Blog linki yazıp kaçan ziyaretçilerin yorumlarını spam olarak işaretlediğimi bilgilerinize arz ederim^^