Eski zamanlarda yaşamak nasıl zor ve ilginçmiş. Mesela 80'ler hatta biraz daha gerilere gidelim 60'lar, 70'ler diyelim. Biraz dengesiz gittim fark ettim, çaktırmayın. Sadece şöyle bir düşününce, bugünün teknolojisi, yaşam şartları ıvırı zıvırı derken meğersem.. O zamanlarda yaşamış olsaydım eğer muhtemelen bugün beş çocuğum olurdu. Çocuk konusunda ununu elemiş eleğini asmış 24 yaşında genç bir kadın, anne... Biliyorum, olurdum çünkü ben uyumlu bir insanım:)
Bugünlerde insanlar 30 yaşından önce evlenmeyi demode bulur hale gelmiş ve burun kıvırıyorken 24 -25 yaşında beş çocuk... Tahayyül edemiyorum dostlar! Aslına bakarsanız hayale gerek yok zira hali hazırda böyle birilerini tanıyorum, görüyorum: Annem, yengem ve dışarıdaki gencecik nineler... Bu örnekleri akraba kontenjanında çoğaltmak mümkün. Daha 13'ünde gelin olmuş, aynı yıl çocuk düşürmüş, kısa süre sonra aynı şeyi bir daha yaşamış ve nihayet bir sonraki yıl abimi sağlıklı bir şekilde doğurmuş. 14 yaşında hala bebekleriyle oynaması gereken kişiler çocuk doğurmuş düşünün! (2015 yılında hala böyle şeyler yokmuş gibi konuştum ben de, pes bana!) Ve sonraki yıllar birkaç sene arayla doğumlar devam etmiş. Bu kadar yeter denilen yılda kadın daha 24-25! Trajikomik. Tek güzel yanı bugün oldukça kalabalık ve geniş bir kuzen bağına sahip olmamız. Tabii ki onlar için zordu fakat bugün eskileri yad ettiklerinde o günleri özleyebiliyorlar. İşte bu ilginç! Düşününce hak veriyorsun bu duruma esasen neticede bu insanlar alternatif yaşam görmemişler. En önemlisi bunun böyle olması gerektiğini düşünerek, görerek, öğrenerek büyümüşler. Bugün aynı şey çocukları için söz konusu olsa kat'a izin çıkmaz çünkü artık hayat tarzı, yaşam kalitesi değişti, bu eski insanlar alternatif hayatlar olabileceğini gördüler daha eğitimli daha bilinçli insanlar onlar artık...
Durup dururken neden böyle şeyler düşünmeye, paylaşmaya başladım derseniz eğer geçtiğimiz haftalarda yaş günüm vardı. Ailemdeki kadınların çocuk doğurmayı bıraktığı, eteğindekileri büyüttüğü yaştayım artık. Çok saçma lakin içimde bir şeylere geç kalmış hissi oluştu. Bu geç kalmışlık hissinin tek sebebi tabii ki yaş günüm değil aynı hafta yaşanan bir kayıp ve ardından gelen bir sürü düşünceler ve yine yöremde yaşayan insanların değişen hayatları... Bir sürü bir sürü konu üzerinde yerli yersiz düşünceler ve tüm bu düşüncelerin göbeğinde kocaman bir geç kalmışlık hissi çöreklendi zihnime.
Evlilik, çocukla ilgili yazdıklarım bu hissi destekleyen şeyler değil zira küçükken dahi bu konular üzerinde arkadaşlarım çeşitli hayaller kurup en komik şekillerde bunları anlatırken ben sadece dinlemekle yetinen konu üzerinde hayal kurma isteği olmayan azınlıktan biriydim. Olursa olur olmazsa yapacak bir şey yok sonuçta :)
Benim geç kalmışlık hissiyatım yaşıtlarımla ilgili esasen. Biz hala iş-güç diye debelenirken saçma salak insanların yurt dışına dil eğitimlerine gitmesi, iş hayatına tepeden torpille dalmaları, sosyal aktivitenin dibine vurmaları... Ya galiba kıskandım ben ve bunu geç kalmışlık hissi altına saklamaya çalışıyorum. Kızmış da olabilirim zira okul bile bitirmeden okul bitirdikten sonra türlü aşamalardan geçilerek girilen işlere bu kişilerin sanki o işin yapıldığı yerde hemen o koltukta doğmuş gibi oturmaları, burs araştırması yapmadan baba-dede sponsoruyla eğitimlere gidip gezip tozmaları, her etkinlikte en önde yer almaları, iki kitap adı söyleyince yeni bir film mi dizi mi diyen soran ama her daim sosyal statüsü ve iş tecrübesi on numara beş yıldız olan bu kişilere kızgın olabilitem yüksek bir ihtimal. En fenası da tek böyle hissedenin ben olma ihtimalim. Off! Hayat bazen çok zor, çoğu zaman adaletsiz ve kısmen sıkıcı. Bu yaşta bu karamsarlık bünyeme fazla lakin elden bir şey gelmiyor.
Sanırım ilk defa yorum bırakıyorum snaa😁neyse şuna inanabilirsin şu geç kalmışlık hissini yaşayan tek insan diilsin bende senle aynı yaşlardayım ve inan bizlerden şu ülkede hatta dünyada tonlarca var ve diğer söylediklerine gelicek olursam yavaş yavaş alılıyorsun dünyann çarkı bu şekilde işliyor dünyanın yarısı kolayca herşeye ulaşırken diğer yarısı muhtemeln bi ton zorluklarla elde ediyor bazı şeyleri hee demiyorum ki bu adaletsizlik hayır alakası yok herkesin sınanma şekli farklı diyeyim sen anla,bu arada alıştığın şey şu oluyor; yine mi hayır o hakketmiyor ben o kadar çalıştm didindim ama gibi türevlerini kurduktan sonra bi yere kadar sonra susuyorsun ta kiii yine buna benzer bir şeyler yaşadığında başa dönüosun ama onuda kabulleniosan yani tam bi kısır döngü anlayacağın, o yüzden bu durumdan kurtulmak için dualarımızda sabır ve hayırlısını dilemekten başka yapacak daha güzel bir şey yok...biraz uzun oldu kusura bakma😁
YanıtlaSilSon olmasın tekne kazıntısı :) Her zaman beklerim ;)
SilO kısır döngü çok fena bir şey çünkü tam dediğin gibi atlatıyorsun bu hissi sonra hop yine yeniden önünde benzer bir olay cereyan ediyor ve her şey sar başa... Dua ederek rahatlıyoruz işte n'apalım elden başka bir şey gelmiyor bazen..
Uzun uzun yazabilirsin nema problema! :)
Nazlııııı :S Ne kadar uzak kalmışım buralardan, blogspota taşındığından haberim bile yoktu. En çok da doğum gününü unutmak koydu ve çok utanarak özür diliyorum. Dediğin geç kalmışlık hissiyatı bende de var zaten odur buralardan uzak kalmama neden olan şey, oysa ki kafamızı ne kadar yorarsak yoralım elbette vardır çıkış yolu sadece sabretmeyi öğrenmek lazım. Ne yapayım ne yapacağım derken en güzel aktivitelerden uzak kalmaya başlıyorsun sanki kendin ile ilgili her yapacağın iş vakit kaybıymış gibi...
YanıtlaSilSelin! Yorumunu görünce sevindirik oldum, özlemişim seni :)
SilYeni taşındım buraya no panik! :) Ayrıca yaş günü kutlamayı seven biri olmadığım için ve bu sene istesem bile kutlayamayacağım bir zamana denk geldiği için hiç mahcup hissetme kendini ;))
Nokta atışı yaptın. Aynen dediğin gibi kendimle ilgili bir şey yaptığımda vakit kaybıymış gibi hissediyorum ama yapmayınca da olmuyor ikilemdeyim hep. Seni de artık daha aktif görmek isteriz buralarda ;)
Anaaa valla benim de doğum günün olduğundan ve geçtiğinden hiç haberim olmadı (üzüntülerimi yeni blog adresine bırakıyorum :P )
YanıtlaSilŞu geç kalmışlık hissiyatı şu anda tüm benliğimde boylu boyunca uzanmış akşam üstü çayını keyifle yudumluyor. Zira kendisi şu zalim hayatta vazgeçilmezim oldu diyebilirim. Bazı akşamlar karşılıklı kadeh bile tokuşturuyoruz. Yaşım 30'ların ötesine adım adım ilerlerken hani senin şu bahsettiğin 'kayırılmış hayatlar' hakkında aynı şeyi düşünüyorum.
Yıllarca emek verip okul sıralarında dirsek çürütüp, deneyim kazanıp kariyer elde etme yarışında ter dökerken; müdürünün ilkokul en iyimser haliyle lise mezunu çıkması. Sen okul-kariyer basamaklarını tırmanmaya çabalarken 30 yaşlarına varmışken, müdürün 20 li yaşlarının ortasında bira göbeğini kaşımakla meşgul oluyor.
Hayır istisnalar da olabilir ama yani lütfen! burası Türkiye!! Torpilin Allah'ı, en büyüğü bizim kara,hava ve denizlerimizde yapılıyor.
Ama yine de bunlara rağmen, bunlara inat, onlara karşı hayata karşı yaşadıklarına karşı bu seferde; bir mücadele, bir kazanma, onları yenme hırsı doluyor insan. Tabii ki çabucak geçiyor, özellikle de kazanamayacağını görünce. Yine de bu bitmez kısır döngüden nefret etmemize engel olmuyor bu yaşadıklarımız.
Bir yerden sonra yazdıklarımın ucunu ben de kaybettim. Ama benim bu duruma karşı ruh halimi ve tavrımı sorarsan eğer; Kendini SEV, onlardan nefret et :P
İşe yarıyor mu %100 evet diyemem ama iyi hissettirdiği bir gerçek. Özellikle de kendini sevme, olduğun gibi sevme kısmı oldukça tatmin edici. :D Ama sen zaten bunu biliyorsun bence :D :D
Kendimi sevme konusunda hayli başarısızım, karamsar ruhumu neden seveyim ki? :) Kısır döngülerde sıkışıp kalmış haldeyim son zamanlarda, bakalım nasıl çıkacağım bu döngüden?
SilHepimize şans diliyorum, tüm geç kalmış hissedenlere :P
Merhaba, güzel bir yazı. teşekkürler emeğinize sağlık
YanıtlaSilTeşekkürler^^'
Sil