Çok zaman önceydi. O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu. İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı. Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı. Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan. Bir parçasına dün dedi, diğer parçasına bugün, öteki parçasına da yarın. Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu. Dünü düşünüp pişman oldu, yarını düşünüp telaşlandı; ama işin ilginç tarafı tüm telaş ve pişmanlıklarını hep güneş doğup batıncaya kadar yaşadı. Farkında olmadan rezil etti bugününü. Oysa yarın, bugüne dün diyor, dün de bugün için yarın diyordu. Bir türlü beceremedi. Bir eliyle yarına, diğeriyle düne yapıştı. Bugünü eline yüzüne bulaştırdı; mutsuz oldu insan. Ve ne gariptir ki yarının telaşını da, dünün pişmanlığını da hep bugün yaşadı; ama bugünü hiç yaşayamadı ne yarın ne de dün!
(ERDAL DEMİRKIRAN)
Merhaba..
YanıtlaSilSeni takipte olduklarım kategorime ekledim.
Umarım sorun olmaz ?
Merhaba^^ Tabi ki olmaz, teşekkürler:))
YanıtlaSilne güzel yazmış :) dünü düşünüp pişman olanda biz yarın için endişe edende biz ama bugün hiç bir şey yapmayanda biz . en iyisi anı yaşayalım :)
YanıtlaSilTee o kaa :P Ne dünü bırakabiliyoruz ne de yarını düşünmeyi.. Sadece bugünü yaşamak varken endişelere kurban ediyoruz onu..
YanıtlaSilhepimiz aynı şeyi yapmıyor muyuz?
YanıtlaSilKesinlikle..
YanıtlaSilUfff koptumm resmen..Harika bir yazı..Aslında önemli olan,elimizde olan bugün..Ama insanoğlu nankördür diye boşuna dememişler; "elindekinin kıymetini bilmez"..
YanıtlaSilYazı için teşekkürler Mydestiny^^
Erdal Demirkıran çok güzel yazmış, sağolsun:))
YanıtlaSil