9 Mayıs 2015 Cumartesi

Uzun Bacaklı Baba - Jean Webster

Merhaba! Kitap yazısı yazmaya geldim :) Uzun Bacaklı Baba ya da Daddy Long Legs kitabını bir süredir merak ediyordum lakin denk gelip okuyamıyordum. Geçtiğimiz Mart ayında kendime doğum günü hediyesi olarak D&R'dan kitap sipariş ederken bu kitaba denk geldim ve hemen siparişime dahil ettim. Genelde planladığım kitapları hiç alamam hep yeni bir kitap görür gider onu alırım, yine öyle oldu. 

Neyse gelelim kitaba...

uzun bacaklı baba - daddy long legs


Kore camiasına yakın olanlar kitabı ve içeriğini az çok biliyordur zira Daddy Long Legs filmini izlemeyen Kore sevdalısı çok azdır diye düşünüyorum :)




Kitap, yetimhanede yaşayan Jerusha Abbott adında genç bir kızın, yurdun mütevelli heyetinden hayırsever bir kişinin kendisini koleje yollamasıyla başlar. Jerusha müthiş heyecanlanır çünkü ömrü boyunca yaşadığı tek yer yetimhane olmuştur ve maalesef yetimhaneyi sevmemektedir. Yetimhanede kalma yaşını aştığı halde orada kalması ise cabası olur. Jerusha'nın koleje gidebilmesi için bazı şartlar vardır: Her ay kendisini koleje gönderen mütevelli heyeti hayırsever kişiye mektup yollayacak, hayırsever vatandaşın adını sanını asla öğrenmeyecek/sorgulamayacak ve asla mektuplarına cevap beklemeyecek tarzda kurallar... Jerusha kuralları kabul eder ve kolej hayatına başlar. Koleje başlarken adını Judy olarak değiştirir ve o şekilde devam eder. Her ay düzenli olarak mektup yollamaya başlar burs sağlayan kişiye. Mektuplarını Uzun Bacaklı Baba'ya hitaben yazar bunun sebebi ise kendisini koleje gönderen kişiyi uzaktan gölgesini görmüş olmasıdır. Kolej hayatı boyunca gördüğü, okuduğu, şaşırdığı, öğrendiği kısacası tüm okul hayatını düzenli olarak mektup aracılığıyla bize ve uzun bacaklı baba'ya anlatmaya başlar. Başlangıçta yetimhane dışında bir hayatı görmüş olmanın şaşkınlığını dile getiren Judy oda arkadaşları ve kolej hayatıyla birlikte bilmediği dünyaları görmenin detaylarını anlatmaya devam eder. Sürekli cevap alamayacağını bilerek mektup yazar bazen bu duruma kızar bazen üzülür bazen mutsuzluğunu haykıran mektuplar yollarken bazen de sinirle karalanmış mektuplar yollar uzun bacaklı babasına ve bir gün hiç beklemediği bir şey olur ve mektubuna cevap gelir!

Kitabı severek okudum. Tüm kitabın mektuplardan oluşuyor olması ve uzun bacaklı babaya hitaben yazılmış mektupları okumak güzeldi. Judy'nin yaşadıklarını esprili bir kalemle babasına anlatması okuyucu açısından eğlenceliydi.

Yetimhaneden çıkan bir genç kızın dünyaya bakış açısı, yaşadıklarından duyduğu sevinç, şaşkınlık ve hüzünlerini içinden geldiği gibi mektuba dökmesi kalemi kağıdı elime alıp mektuplaşma isteği oluşturdu içimde.

Judy'nin kalemi oldukça eğlenceliydi. Yaşadıklarını sadece yazmayıp görsele dökmesi ekstra eğlenceli olmuş! :) Judy'nin ruhundaki hüzünler, özlemler ve aşkla tanışması... Hepsini okumak güzeldi.

Kitabı okurken dikkatimi çeken birkaç satırı alıntı yapmak istiyorum şimdi


"Ben hayatımda hiç yetimhane hasreti çeken birisini duymadım, ya siz?"
"Biliyor musunuz babacığım, bence her insanın hayal gücüne sahip olması şarttır. Böylece kendilerini başkalarının yerine koyabilirler. Bu onları anlaşılır ve düşünceli kılar. Çocukların bu yönde işlenmesi gerekir."
"Ben yalnızım.  Gerçekten -tüm dünyaya karşı, sırtını duvara verip mücadele eden birisi- ve bunu düşündüğümde nefesim kesilecek gibi oluyor"
"Önemli olan büyük mutluluklar değil; küçük mutluluklardan olabildiğince haz almak. Mutluluğun gerçek sırrını keşfettim babacığım: İçinde olduğumuz anı yaşamak. Geçmişten sonsuza kadar pişmanlık duymak ya da geleceği bekleyip durmak değil; hemen şu andan olabildiğince keyif almaya bakmak. Aynı çiftlik gibi. Geniş bir alanda tarım yapabilirsin ya da dar alanda bol mahsul yetiştirebilirsin. Ben bundan sonra hayatı dar alanda, yoğun olarak yaşayacağım. Her anından keyif alacağım ve keyif alırken de aldığım zevkin farkında olacağım. İnsanların çoğu yaşamıyor; sadece yarışıyor. Uzaklarda, ufuktaki bir amaca ulaşmaya çalışıyorlar ve bu koşturmanın arasında o kadar nefes nefese kalıyorlar ki, geçtikleri yolların etrafındaki dingin, güzel manzaranın tümünü kaçırıyorlar. Sonunda da, yaşlanmış ve yorulmuş olduklarını ve artık o amaca ulaşıp ulaşmamanın bir önemi kalmadığını fark ediyorlar. Ben, hiçbir zaman büyük bir yazar olamasam bile, yolun kenarına oturup birçok küçük mutluluk toplamaya karar verdim."
 "İnsanların gözlerini sürekli cennete dikip, öyle olmadığından kesinlikle emin oldukları halde, "Belki de en hayırlısı budur," demeleri beni sinirlendiriyor. Alçakgönüllülük veya tevekkül ya da adına ne derseniz deyin, bu, acizlik ve tembellikten başka bir şey değil. Ben daha mücadeleci bir dinden yanayım!" 
"Gençliğin doğum günleriyle ilgisi yok, sadece ruhun canlılığıyla ilgili. Yani, babacığım, saçlarınız kırışmış bile olsa, hala bir çocuk olabilirsiniz." 
Tavsiye ediyorum efenim, okuyunuz :)  

3 yorum:

  1. Merhabalar.
    Okuduğunuz kitapla ilgili bu güzel paylaşımınızı büyük bir keyifle zevk alarak okudum. Kaleminize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.

    Yazınızda geçen :"İnsanların gözlerini sürekli cennete dikip, öyle olmadığından kesinlikle emin oldukları halde, "Belki de en hayırlısı budur," demeleri beni sinirlendiriyor. Alçakgönüllülük veya tevekkül ya da adına ne derseniz deyin, bu, acizlik ve tembellikten başka bir şey değil. Ben daha mücadeleci bir dinden yanayım!"
    Efendim burasını çok beğendim.

    "Daha mücadeleci bir dinden yana olmak" Evet, işte olay budur. Aslında İslam dini "mücadeleci" bir dindir ama, bu dini bu hale getirdiler.

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin de ellerinize sağlık, gerçekten güzel detaylar vardı kitap içerisinde. Daha çok kişiye ulaşsın diye alıntılamak istedim sevdiğim bölümleri.

      saygılar efendim :)

      Sil
  2. Merhabalar.

    Paylaştığınız bu kitabın içinde müthiş şeyler var:

    "...İnsanların çoğu yaşamıyor; sadece yarışıyor. Uzaklarda, ufuktaki bir amaca ulaşmaya çalışıyorlar ve bu koşturmanın arasında o kadar nefes nefese kalıyorlar ki, geçtikleri yolların etrafındaki dingin, güzel manzaranın tümünü kaçırıyorlar. Sonunda da, yaşlanmış ve yorulmuş olduklarını ve artık o amaca ulaşıp ulaşamamanın bir önemi kalmadığını fark ediyorlar..." Ama ne oluyor, iş işten geçiyor tabi.

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil

Hu hu!
Pek sevgili blog ziyaretçilerim. Lütfen sadece blog linkinizi bırakıp kaçmayınız. Kullanıcı adınıza tıkladığım zaman zaten blogunuza ulaşabiliyorum ben :) Blog linki yazıp kaçan ziyaretçilerin yorumlarını spam olarak işaretlediğimi bilgilerinize arz ederim^^