Hu hu!
Yine çok orijinal bir blog başlığı attım, di'mi? :) Bir gün inşallah mantıklı başlık atmayı öğreneceğim efenim.
Şimdi bizim mahallede tıpkı başlıkta belirttiğim gibi amcayla dede arası yaşlarda bir mahalle sakini var. Mahalle sakini diyorum ama tüm yılını burada geçiren biri değil bu kişi, sadece yaz aylarında geliyor şehre. O geldi mi yaz geldi, gitti mi kış geldi demektir. Mevsimi müjdeleyen kişi adeta :) Sanki yazın ortasında pat diye memleketine dönse havalar serinleyecek yağmur yağacak son bahar kapıda belirecek gibi gibi :)
Bahsettiğim mahalle sakini, edebiyata ve sinemaya karşı son derece ilgi duyan, araştıran inciğini cıncığını öğrenen ve çevresindekilere bu detayları aktaran bir kişiliğe sahip. Geçen yaz bana Orhan Veli'nin hayatını okutturmuştu zorla. Tamam, şikayet etmiyorum, kültürlendim sayesinde azucuk. Elime bir flash disk tutuşturdu içinde Orhan Veli'nin hayatı var, oku mutlaka dedi. Tamam dedim :)
Bu yaz flash diskinde bana neler getirdi geyiğini yaparken bir gün yine elime flash diski tutuşturdu. Bu defa ne var acaba merakıyla bekledim ve itinayla, hevesle başladı anlatmaya; edebiyat kulübünden, şiir etkinliklerinden topladığım akımlar ve şiirde imge makaleleri getirdim sana... Resmen gözleri parlıyor, yüzü mutluluktan ışıldıyor bana bunları anlatırken. Şiirde imge makalelerini özellikle okumamı söyledi. Her gördüğünde okudun mu diye sormayı ihmal etmeden.
Burada şiir ve ben temalı bir açıklama yapmam gerekiyor. Önüme şiir düşmedikçe özel olarak açıp şiir okuyan, şiir delisi bir insan değilim. Nazım hikmet, Orhan Veli, Cemal Süreya severim, okurum lakin dediğim gibi önüme denk gelirse. Şiir ile olan ilişkim bu kadarcık. Şiir delisi olsam dahi şiirde imge makaleleri okuyacak, her dizede şiirin hissettirdiği duyguyu tartışacak yahut şairin ne duygular içerisinde olduğunu analiz edecek bir hevesim olmazdı herhalde.
Mahalle sakini yazın habercisi amca her seferinde, "ne oldu okudun mu, ne düşünüyorsun," diye sorunca kırmak ya da saygısızlık etmek istemediğim için çekingenlikten ölmeden hemen önce "Aslında ben çok fazla şiir sevmem, denk gelirsem okurum sadece. Bu yüzden şiirde imge makalelerini gözümün ucuyla okudum" dedim ve omzumdan koca koca yükler kalktı, hafifledim. Hayal kırıklığına uğradıysa da belli etmedi, olsun aşina olman bile yeter tarzı bir şeyler söyledi :)
Arada sırada kitap muhabbeti yaparız, ne okuyorsun bu aralar diye sorar bildiği bir kitabı okursam detaylıca özet geçer okuduğum kitapla ilgili. Sonra da neyse fazla anlatmayayım okuyacaksın nasıl olsa der gider :) Geçenlerde bana Yakup Kadri'nin Yaban kitabını getirdi, hep de okumak istemişimdir iyi denk geldi ama işte henüz okumaya başlama fırsatını dahi bulamadan bana her seferinde kitaptan bahsediyor. Dinliyormuş gibi yapıyorum böyle anlarda yoksa feci spoiler yiyeceğimin farkına varmıyor :)
2 Gün önce yine elinde flash diskle geldi. Bu defa bana değil, kardeşime dosya getirmiş. 10-15 tane eski film, siyah beyaz filmler bile var içinde. Karşılaştığımız için her filmin adını, çekildiği dönemi, içeriğini bir güzel anlattı haliyle. Sonra kitap uyarlama bir filmden bahsetti, o film de varmış getirdikleri arasında mutlaka izlemeliymişim. İzlerim tabii dedim ama konusunu sormuşum gibi başladı anlatmaya. Filmin sonunu, son sahnesindeki final karesini, filmin ana temasını, çıkarılması gereken mesaja kadar bir güzel detaylıca anlattı ve gitmeden hemen önce bana; izle mutlaka finalini beğeneceksindir, güzel bir film dedi. Daha filmi izlemeden almam gereken mesajı bile almıştım o an ama mutlaka izle finali düzel dedi :)) Spoiler verdiğinin farkında değil tabii, fark ettim.
İşte böyle bir amcayı tanıttım sizlere bugün, eğlendiniz mi? :D Tatlı bir adam aslında, detaycılığını bir kenara bırakırsak tebikisi...
Ben aslında sadece ve sadece şu son paragraftaki filmle ilgili bölümü yazıp kısacık bir post yayınlayıp gideceğdim ama uzunca bir yazı çıktı ortaya. Gevezeysem demek bugün.
Sizin de etrafınızda böyle değişik kişiler var mı bakiim?
çok şirin anlatmışsın ama. amca da ne heycanlıymış ne güzel :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim efenim :) Öyle gerçekten :)
SilBizim mahalle sakinleri arasında hiç böyle birisi yok efenim varsa da ben bilmiyorum :D
YanıtlaSilBenim konuştuğum komşular klasik ev hanımları işte dedikodu da master yapmış oğluna veya kızına çemkirme dağarcığını baya geliştirmiş kimseler :DD
Onlarda da komik malzemeler vardır illa :) Daha yakından bakmak lazım =D
SilBöyle bir amca dede arası mahalle sakini bize de lazım. Bizim sitede ölsek kimsenin haberi olmayacak böyle de bir şey var. Komşuluk ölmüş ne yazık ki :) eski filmleri merak ettim şimdi, bakarsan bizi de aydınlat bu konuda :)
YanıtlaSilKomuşuluk maalesef ölmüş, bizim apartman direniyor neyse ki :) İzlersem mutlaka bahsederim :)
Silson yazımı gördün mü ama yaaaa :)
YanıtlaSilGörmüştüm ama tekrar bakacağım hemen :)
SilNE kadar güzel bir anlatım olmuş keyifle okudum böyle amcalar kalmadı pek bırakın böyle amcaları komşuluk denen kavram kalmadı ne yazık ki bizim mahallede yok evde bir adet kardeşim var sağ olsun onun maceraları yetiyor bana :)) beklerim okuyunca anlarsınız demek istediğimi :)
YanıtlaSilTeşekkür ettim =) Bizim komşular direniyor! :) Hatta bir gün oturup onlardan bahsedeyim bloguma en iyisi =D
SilHeyy blogunu bilmiyordum takipte olacağım efenim :) Kardeş maceraları hep eğlenceli olur benimkilerden biliyorum :)